29 Mart 2009 Pazar

Şevket Kurt (1)


...Lozan Antlaşması'nın imzalanmasının ardından, o güne kadar Enez'de yaşayan Rumlar gidiyor, yerlerine Selanik ve Kavala'dan gelen Türkler yerleşiyor. Daha sonra 1950'de Bulgaristan'dan gelen Türklerden bazıları da burada yeni bir yaşam kuruyor.

Haskova'nın Koşukavak ilçesindeki Nâzım Hikmet Ortaokulu'nu bitiren Şevket Kurt, ikinci göç dalgasının Enez'e getirdiği Türk ailelerden birinin oğlu… Kurt, ilçenin yakın tarihinin canlı tanıklığını yapıyor: “1922'ye kadar buraların tamamı Rumlar'dan oluşuyormuş. Biz 1950'de geldiğimizde ilçenin tamamı onlardan kalan taş evlerde oturuyordu. Enez'de yel değirmenleri çokmuş. Ben üç tanesinin çalışır vaziyette olduğunu hatırlıyorum.”

Şevket Kurt ilçenin tarihinde önemli bir kişi olarak kayıtlara geçiyor. 1957'de Enez'in ilk konaklama tesisi Meriç Otel'i açıyor, 17 yıl işletiyor. 1973'ten 1980'e kadar iki dönem belediye başkanlığı yapıyor. Bundan çok daha önemlisi 1964'te nüfusu 1200 kişi olan Enez'e 450 koltuklu kapalı bir sinema salonu açıyor!


Kaynak: National Geographic
Yazar: Nazım AlpmanTechnorati Etiketleri: , ,

40 Yıllık İbrahim Bitikli Arşivinden Enez

28 Mart 2009 Cumartesi

AA ENEZ YURT MUHABİRİ İBRAHİM BİTİKLİ VEFAT ETTİ


Anadolu Ajansının Enez ilçesi yurt muhabiri İbrahim Bitikli vefat etti.

Zatürre rahatsızlığı nedeniyle Edirne'deki Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi altına bulunan İbrahim Bitikli (73), bu sabah hayatını kaybetti.

Bitikli'nin cenazesi bugün ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Enez ilçesinde toprağa verilecek.


Edirne Gazeteciler Derneği Başkanı Derya Sarılarlı, yaklaşık 50 yıldır Anadolu Ajansı'nın Enez yurt muhabirliğini yürüten Bitikli'nin, tüm ilde saygı duyulan ve sevilen bir kişi olduğunu söyledi.

Bitikli'nin, Enez'in tanıtılmasında önemli görevler yaptığını ifade eden Sarılarlı, şöyle konuştu:
''Gala Gölü, Enez'deki arkeolojik kazılar, Enezli Robinson ve yüzlerce haberi bağlı bulunduğu basın kuruluşlarına büyük bir sevgi ve heyecanla iletti. İlçeye giden basın mensuplarının kendisine mutlaka uğrayıp, çayını içmesi ve onun güzel sohbetini dinlemesi, yıllardır yarattığı başarı ve saygınlığın bir sonucudur. Herkesi kucaklayarak, karşılamasını ve sıcaklığını hiç bir zaman unutmayacağız.
Ailesine baş sağlığı diliyoruz.''

Kaynak :Trakya Net Haber

Haber Tarihi: 26.03.2009 16:03:44

23 Mart 2009 Pazartesi

Dumlupınar Şehidi "M. Ahmetoğlu Hafız"

10.06.2006 tarihinde DUMLUPINAR ŞEHİTLİĞİ'ne yaptığım ziyarette EN BÜYÜK VE EN UNUTULMAMASI GEREKEN ENEZLİ ile karşılaştım..
Saygı ile anıyor, bilginize sunuyorum..
Ulaş DEMİRAY

21 Mart 2009 Cumartesi

Rasgele Raif Ertem

Yazarı Raif ERTEM Enezli'lerin TANIMASI ve UNUTMAMASI gereken biri. Cumhuriyet Gazetesi'nde Enez hakkında pek çok yazısı yayınlanmıştır.. Enez'lilerden kaç kişi Raif ERTEM'i biliyor dersiniz?

Enez'li olmak için sadece Enez'de yaşamak yetmez.. Enez'e gönül verenleri tanımak da gereklidir.. Bunlar Enez'in UNUTULAN ya da BİLİNMEYEN kahramanlarıdır..


Nostaljik bir yazı... Ekte..
Sevgiler..
Ulaş DEMİRAY

Kaynak: Enez Kartopu Gurubu

5 Mart 2009 Perşembe

Unutulmayan Anlar


Resimdekiler (soldan-sağa) Celal BİTİKLİ , Niyazi ERDOĞAN, Hakim Yüksel FIRAT, Hakim Bey'in oğlu, Rasim MERİÇ, İbrahim BİTİKLİ.
.

Yollayan : Niyazi Erdoğan
Kaynak : Enez Kartopu Gurubu

3 Mart 2009 Salı

Ali Galip

1.Enez Festivali Ödül Dağıtımı
Fotoğraftakiler:(soldan-Sağa) Osman NİZAM, Ali Galip, Remzi Çabuk, Ayşe YILMAZ, Bedri Fırıncı

yazar:Ulaş Demiray, Önder Gazetesi 1992"

Enez'li dostlarım Ruhi Baba ile Rasim Meriç (Şimdi artık onlar da bu Dünyadan göçüp gitmişler) yaz sonunda Kusadasi'nda kisa sure misafirim oldular. Dogaldir ki konular Enez ve cevresi ile Trakyali dostlarımiz uzerinde yogunlasti... Ölenler, bizleri birakip gidenler oncelikli olarak geldi gundeme... Bedri Firinci, İbrahim Yoluzar, Irfan Kaptan, Kasap Ismail, Nihat Bakerci, Şaban Suen ve daha pek çokları belleklerden hiç silinmeyecek anılarla birakip gitmişlerdi bizleri. Onların acı haberlerini Şevket Kurt'tan telefonla aninda almistım. Ali Galip Usta’nın ebedi yolculugunun haberini ise Ruhi Baba bu kisa ziyaretin hemen başında bir hançer gibi bastırıverdi yüregime..
70'li yilların basmda Enez'e bir ustegmen olarak geldigimde ilk tanidigim insanlardan biriydi Ali Galip.. Hükumet Binasının karsisında viran bir yapida 2 masali bir "Aş Evi" vardi. Ne yiyeceginize siz degil o karar verirdi. Kaşla göz arasinda icad ediliveren yemeklerin lezzetine, sohbetinin ince nuktelerle suslenmiş doyumsuz tadını da kattığında, basit bir ogle yemegi bir solene dönüsurdü... Bir kaç gun suren bu lokanta isletmeciliginden sonra elde avuçta biriken birkaç kurusla ortadan kaybolurdu. Bu para içki içmenin “bir zevk ve sanat“a dönüştürüldüğü bektasi sofralarında tüketilinceye kadar Ali Galip Usta'yi "AŞ EVİ" nde bulamazdiniz. Eldeki avuçaki tükenince, yine bir dosttan borç olarak alınan ilk sermaye ile "AŞ EVİ'"ni yeniden açar, bir sonraki Özgür yaşamı için kisa sureli esaretine yeniden baslardi
İlk yilan baligini onun elinden yemistim...
Onun elinden yilan baligi yemenin bir ayrıcalik oldugunu ise çok sonraları anladim. Bu ayricaliktan Edirne'nin pekçok Valisi, Kesan'in pek çok Tümen Komutani basta olmak üzere onlarca Enez Konugu da yararlandi. Hatta, Kenan Evren Cumhurbaskani olarak Edirne'yi ziyaret ettiginde de zamanin valisinin ve komutanlarının yüzünü güldüren sofranın ardındaki YÖNETMEN yine Ali Galip’di.... Yemek yapmayi ve sunmayi bir sanat haline dönüştüren bir BÜYÜK USTA idi O.. Kimdi? Neydi? Nereden gelmişti? Yakınları var mıydı? Kimse bilmezdi. Tüm dünya ile dost ve barışık bir insandi... İçkiyi çok seven, çok içen ama içtikçe de güzelleşen nadir bir yapısı vardı. Yaşam felsefesi, nükteleri, anıları, kitaplara ,senaryolara konu olacak kadar zengindi... Ben çağımızın ve Trakya' mızın Nasrettin Hoca'sı gibi görürdüm onu... Abarttığımı da sanmıyorum... Galiba o da biraz ona özenirdi... Yüklüce içilen bir günün sonunda kendisini tabutla taşıtıp, tam bir yol kavşağında “Ben sağlığımda bu taraftan giderdim“ diyerek yaptigi esprinin baska,bir açiklamasi olabilir mi?...

Ali Galip icin bir roman yazabilirim.
Ama bu görev benden evvel Enez'in, Ipsala'nın ve Kesan’ın aydinlarına düsen bir gorev olmali...
Ben burada sadece onun ölümüyle sessiz sedasiz İpsala mezarligina birakilivermesine isyan ediyorum... Öyle bir solukta toprağa gomülüverecek ve unutulacak bir insan degildi o... Ozgür yasamın buyuk bir abidesi, insanligin güzel bir örneği, yaşam sevgisinin güçlü bir göstergesi ve gerçek bir DOST’du...
Enez'i ziyaret edenlerin mutlaka görmek tanimak istedikleri bir tarihi eserdi... ENEZ ve Ali Galip ayrılmaz bir bütünün vaz geçilmez parçalarıydılar..
Yıllar önce kendisi için yaptirdigi bir MEZAR PROJESI vardı. Eminim ki Enez'de gömülmek ve öylesi bir mezarda sonsuza dek kalmak isterdi. Ama olmadı…Ama ben, hala daha dostlari hayattayken Ali Galip ile ilgili anıları derleme yolunda çalısmalar yapılmasının gerekliliğini savunuyorum. Ali Galip'ler ölmemeli... Enez'liler Ali Galip'i sonsuza değin yaşatmalı...

Ramazanda da içerdi.. "Ramazan gitsin oyle iç" dendiğinde de "Ramazan gider, yine gelir, ama ben gidersem bir daha gelmem" diye yanıt verirdi...
Evet... bu yil ve yıllar boyunca Ramazanlar yine gelecek yine bizlerin konuğu olacak... Ali Galip ise, artik yalnız gittikçe silikleşen, kaybolan anılarımızda bir müddet daha yaşayacak.

Bu Aksam, hep birlikte bir kadeh de onun adına...

“Bu yazı 20.OCAK.1992tarihinde ÖNDER GAZETESİ’nde yayınlanmıştır. Ulaş Demiray”
Yollayan : Ulaş Demiray
Kaynak : Enez Kartopu Gurubu Fotograf:Ulaş Demiray Arşivi